Okey yere atılınca alınır mı ?

Elifnur

Global Mod
Global Mod
Okey Yere Atılınca Alınır mı? – Masadaki Sessiz Felsefe

Geçen hafta bir arkadaş grubuyla okey oynarken masada büyük bir tartışma çıktı. Baran elindeki taşı yanlışlıkla yere düşürdü. Derya hemen, “Okey yere düşünce alınmaz!” diye bağırdı. Baran itiraz etti: “Neden alınmasın? Kuralda öyle bir şey yok, bu sadece batıl inanç!”

O an fark ettim; mesele sadece taşın yere düşmesi değil, insanların hayata bakışıydı aslında. Okey masası, bir oyundan çok daha fazlasını anlatıyordu: mantıkla duygunun, veriyle inancın çatışmasını.

---

1. Okey Taşının Yere Düşmesi: Sembol mü, Kural mı?

Bazılarına göre yere düşen okey alınmaz. Çünkü bu uğursuzluk getirir, şansı kaçırır, elin dengesini bozar.

Bazılarına göreyse bu tamamen saçma bir hurafe; yere düşen taş sadece fizik kurallarına yenik düşmüştür.

Peki kim haklı?

Belki de asıl soru şu: Biz neden hâlâ oyunlarda bile şans, his ve inanç gibi soyut kavramlara bu kadar yer veriyoruz?

Forumda bu başlığı açarken aslında şunu merak ediyorum:

Bir oyun sırasında küçük bir olay —mesela okeyin yere düşmesi— bile, bizi neden bu kadar farklı şekillerde etkiliyor?

Cevap belki de kadınların ve erkeklerin dünyayı nasıl algıladığında gizli.

---

2. Erkeklerin Bakışı: Nesnellik, Veri, Mantık

Masadaki erkekler bu tür olaylara daha sistematik yaklaşıyor.

Baran hemen cebinden telefonunu çıkarıp, “Bak bakalım kurallarda var mı böyle bir madde?” dedi.

Hızlıca arama yaptı, birkaç okey sitesine baktı: “Yere düşen taşla ilgili resmi bir kural yok.”

Onun için konu kapanmıştı.

Baran gibiler için “doğru” olan, belgelere, kurallara, verilere dayanmalıydı.

Duygular, semboller, inançlar… Bunlar objektif dünyada yer bulmazdı.

Ama burada mesele şu:

Erkekler neden her durumda rasyonel kalmayı tercih eder?

Belki de çocukluktan beri “mantıklı ol”, “duygularını belli etme” gibi telkinlerle büyüdükleri için.

Onlar için yere düşen taş, sadece bir taş.

Bir veri, bir nesne, bir fiziksel olay.

Okeyin yere düşmesi, oyunun kaderini değil sadece yerçekimini ilgilendirir.

---

3. Kadınların Bakışı: Duygu, Anlam ve Toplumsal Etki

Derya ise bambaşka bir noktadaydı.

“Elin bereketi kaçtı şimdi,” dedi. “Okey yere düşünce oyunun enerjisi bozulur.”

Baran kahkaha attı: “Enerji mi? Ne alakası var?”

Ama Derya’nın bakışı farklıydı. Onun için okey sadece taş dizmek değil, masadaki atmosferdi.

Birinin morali bozulduysa, oyunun akışı değişirdi.

Kadınlar genelde bu tür detaylara daha duyarlıydı; onlar için oyunun ritmi, insanların hisleriyle bağlantılıydı.

Elif araya girdi: “Bizim mahallede yere düşen okeyi almazlar. Uğursuzluk derlerdi.”

Derya başını salladı: “Belki batıl ama ben öyle hissediyorum.”

İşte tam bu noktada fark ortaya çıkıyor.

Kadınlar, toplumsal hafızayı ve duygusal enerjiyi hesaba katıyor.

Okey yere düştüğünde, mesele taş değil; ortamın huzuru, dengenin bozulması, hissin değişmesi.

Yani onların dünyasında “yere düşen okey” bir semboldür.

---

4. Gerçek mi, İnanç mı? İkisi Birlikte Mümkün mü?

Şimdi forumda size sormak istiyorum:

Sizce okey yere düşerse alınır mı, alınmaz mı?

Bu soruya cevap verirken hangi yanınız konuşuyor? Mantığınız mı, yoksa inançlarınız mı?

Baran gibi düşünenler için cevap net:

Eğer kural kitapçığında yazmıyorsa, o zaman alınır.

Ama Derya gibi hissedenler için mesele kural değil, his.

Bazı şeyler yazılı değildir ama yaşanır.

İki taraf da kendi içinde tutarlıdır aslında.

Erkeklerin nesnelliği, düzeni sağlar.

Kadınların duygusallığı ise oyuna ruh katar.

Belki de en doğru cevap, ikisini birleştirmek.

Okey yere düşünce elbette alınabilir ama önce bir nefes alıp ortamın enerjisini dengelemek gerek.

Çünkü oyunun keyfi, sadece kazanmaktan değil, birlikte oynamaktan geçer.

---

5. Kültürün Masaya Etkisi

Türkiye’de birçok bölgede bu konuda farklı inançlar var.

Bazı yerlerde yere düşen taş “şans döner” diye alınır,

bazı yerlerde ise “kısmet kaçar” diye bırakılır.

Bu fark sadece oyun kültürü değil, toplumsal bir yansıma aslında.

Erkekler bu çeşitliliği genelde “istatistiksel fark” olarak görür,

kadınlar ise “insanların yaşanmışlıklarından doğan gelenek” olarak yorumlar.

Bir forum üyesi geçen gün yazmıştı:

“Benim dedem derdi ki, yere düşen taş sana bir şey anlatır, dinle.”

Baran bunu duyunca muhtemelen gülerdi.

Ama belki de dedenin kastettiği şey şuydu:

Bazen bir oyun bile seni kendinle yüzleştirir.

Bir taşın yere düşmesi, sadece oyun değil, farkındalık da olabilir.

---

6. Sonuç Yerine: Masada Kaç Gerçek Var?

Sonunda o akşam, tartışma gülüşmelerle bitti.

Baran taşını aldı, “Yere düşen alınır,” dedi.

Derya ise “Ama elin tutmaz artık,” diye takıldı.

Ve herkes farkında olmadan aynı şeyi düşündü:

Belki de her ikisi de haklıydı.

Okey masası, aslında insan doğasının küçük bir laboratuvarı gibi.

Bir taraf veriye, diğer taraf hisse inanıyor.

Bir taraf sonucu, diğeri anlamı önemsiyor.

Ama taşlar karıştığında, her iki taraf da aynı oyunun parçası.

Peki sizce?

Okey yere atılınca alınır mı?

Yoksa o an, oyunun değil, masadaki ruhun testi midir?

Cevap ne olursa olsun, bir şey kesin:

Okeyde olduğu gibi hayatta da, bazen yere düşen taş değil, düşerken kurulan bağ daha değerlidir.