Şeriatı Seniyye Ne Demek? Farklı Yaklaşımlar Üzerine Bir Forum Tartışması
Selam dostlar,
Kafamda bir süredir dönen bir mesele var: “Şeriatı seniyye” tam olarak ne demek, hangi açıdan nasıl yorumlanmalı?
Bu konuyu biraz kurcalayınca fark ettim ki, sadece “İslam hukuku” olarak görmek çok dar kalıyor; kimine göre bu bir yaşam biçimi, kimine göre toplumsal düzenin ilahi temeli, kimine göreyse ahlaki bir rehberlik sistemi.
Ben de bu başlık altında, farklı bakış açılarını, özellikle erkeklerin daha analitik ve veri odaklı yaklaşımlarıyla kadınların duygusal, toplumsal etkiler üzerine yoğunlaşan görüşlerini bir arada tartışalım istiyorum. Hadi bakalım, kim nasıl bakıyor bu meseleye?
---
1. Kavramın Temel Anlamı: “Şeriatı Seniyye” Nedir?
“Şeriatı seniyye”, kelime anlamı olarak “yüce, asil şeriat” anlamına gelir. Osmanlı dönemi metinlerinde ve özellikle Said Nursî gibi âlimlerin eserlerinde sıkça geçer. Buradaki “seniyye” kelimesi, “yücelik” ve “nurluluk” anlamları taşır.
Dolayısıyla “şeriatı seniyye”, kuru bir hukuk sistemi değil; ilahi hikmet, ahlak ve adaletin bütünlüğü olarak algılanır. Yani hem bireysel hem de toplumsal yaşamın ilahi rehberi.
Ancak mesele burada bitmiyor. Günümüzde bu kavram üzerine çok farklı okumalar yapılıyor. Kimi “şeriatı seniyye”yi tüm hukuk düzenine model olacak ilahi sistem olarak görüyor, kimi ise daha manevi ve ahlaki boyutuna vurgu yapıyor.
---
2. Erkeklerin Yaklaşımı: Objektif, Sistematik ve Veri Odaklı Bir Okuma
Forumlarda ve sohbetlerde gözlemlediğim kadarıyla, erkek kullanıcılar “şeriatı seniyye” konusuna genelde analitik bir pencereden bakıyorlar. Onlara göre bu kavram, “ilahi adaletin sistemleşmiş hali.”
Bazı örnek görüşler şöyle:
- “Şeriatı seniyye, toplumsal düzenin ilahi algoritmasıdır. Ahlakî değerleri pratiğe döken hukuki bir sistemdir.”
- “Kur’an’ın hukuk, ekonomi, aile düzeni ve yönetim konularında sunduğu prensiplerin bütünüdür.”
Bu yaklaşımda dikkat çeken nokta, nesnellik arayışı. Erkekler genellikle “şeriatın uygulanabilirliği” üzerine konuşmayı seviyorlar:
“Nasıl bir ekonomik sistem kurulmalı?”, “Faizsiz bankacılık gerçekten çalışır mı?”, “İslami hukuk çağdaş hukukla nasıl entegre olabilir?” gibi sorular bu bakışın örnekleri.
Bu yönüyle erkeklerin yaklaşımı, veriye dayalı, sonuç odaklı ve yapısal. Onlar için “şeriatı seniyye”, bir idealden ziyade “uygulanabilir bir model.”
---
3. Kadınların Yaklaşımı: Duygusal Derinlik, Toplumsal Hassasiyet ve Maneviyat Vurgusu
Kadın forumdaşların yorumları ise daha duygusal ve toplumsal etkiler üzerine yoğunlaşıyor. Onlar için “şeriatı seniyye”, sadece bir hukuk değil; bir merhamet, adalet ve denge sistemi.
Kadınların sıkça vurguladığı bazı noktalar:
- “Şeriatı seniyye, kadına yük değil, onu koruyan bir şemsiye.”
- “Adalet duygusunun cinsiyet üstü bir ilahi ilkede buluşması.”
- “Toplumun vicdanı, merhametle birleştiğinde şeriat hayat bulur.”
Kadınların bakış açısında insan hikâyeleri daha önde. Bir yasadan çok, bir yaşama biçimi gibi anlatıyorlar.
Örneğin, bir forumda bir kadın şöyle yazmıştı:
> “Şeriatı seniyye bana göre sadece cezalar değil, aynı zamanda ‘rahmetin düzeni’. İnsan fıtratını tanıyan bir sistem.”
Bu yaklaşım, duygusal olsa da sosyolojik bir derinlik taşıyor. Kadınlar genellikle “bu sistem toplumu nasıl dönüştürür?” sorusuna odaklanıyor.
---
4. Zihniyet Farkı: Aynı Kavrama Farklı Yollarla Ulaşmak
Aslında hem erkeklerin hem kadınların bakış açıları, aynı hedefin farklı yolları gibi. Erkekler sistem kurmak isterken, kadınlar o sistemin insanı unutmamasını istiyor.
Bu durum bana şunu düşündürüyor:
> “Acaba şeriatı seniyye, hem sistem hem duygu, hem akıl hem kalp bütünlüğüyle mi anlaşılmalı?”
Bu noktada tartışma şuraya geliyor:
- Şeriat sadece kurallar bütünü müdür, yoksa bir ruhun yansıması mı?
- İlahi düzenin asıl hedefi “itaat” midir, “insani olgunluk” mu?
Bu sorular aslında herkesin kendi iman, bilgi ve tecrübesine göre yanıtlayacağı türden.
---
5. Modern Dönemde Şeriatı Seniyye’yi Anlamak
Bugün “şeriatı seniyye” kavramı, modern dünyada farklı bir imtihandan geçiyor.
Bir yanda “hukuk reformu” diyenler, diğer yanda “ruhî inkılap” diyenler var.
Bazı akademisyenler kavramı ahlakî normlar bütünü olarak yorumluyor, bazı İslam düşünürleri ise “sadece ibadet ve hukuk değil, ekolojik, ekonomik ve kültürel düzen” olarak açıklıyor.
Yani, “şeriatı seniyye”nin bugünkü anlamı, teknolojik ve toplumsal dönüşümlerle birlikte yeniden düşünülüyor.
Bu bağlamda erkekler genelde “nasıl uygulanabilir?” diye sorarken, kadınlar “nasıl yaşanabilir?” diye sorguluyor.
---
6. Tartışmaya Açık Sorular
Konu çok yönlü olduğu için birkaç soru bırakmak istiyorum; belki burada hep beraber düşünürüz:
- Sizce “şeriatı seniyye”, günümüz dünyasında sadece dinî bir sistem midir, yoksa bir değerler düzeni mi?
- Erkeklerin sistematik, kadınların duygusal yaklaşımı birbirini tamamlar mı, yoksa çatışır mı?
- Modern toplumlarda bu kavram nasıl yeniden canlandırılabilir?
- Manevi derinliği koruyarak çağdaş hukukla nasıl uyumlu hale getirilebilir?
---
Sonuç: Akıl ve Kalp Arasında Bir Denge Arayışı
Sonuçta “şeriatı seniyye”, bir yasa değil, bir ideal.
Hem kalbi hem zihni tatmin eden bir düzen anlayışı.
Erkeklerin rasyonel çerçevesiyle kadınların duygusal sezgisi birleştiğinde, belki o zaman bu kavramın gerçek anlamı ortaya çıkacak:
Ne sadece bir kanun, ne de yalnızca bir his — ilahi hikmetin hayatla buluşmuş hali.
Hadi forumdaşlar, siz nasıl görüyorsunuz?
“Şeriatı seniyye” size göre bir sistem mi, bir ruh mu, yoksa her ikisinin harmanı mı?
Selam dostlar,
Kafamda bir süredir dönen bir mesele var: “Şeriatı seniyye” tam olarak ne demek, hangi açıdan nasıl yorumlanmalı?
Bu konuyu biraz kurcalayınca fark ettim ki, sadece “İslam hukuku” olarak görmek çok dar kalıyor; kimine göre bu bir yaşam biçimi, kimine göre toplumsal düzenin ilahi temeli, kimine göreyse ahlaki bir rehberlik sistemi.
Ben de bu başlık altında, farklı bakış açılarını, özellikle erkeklerin daha analitik ve veri odaklı yaklaşımlarıyla kadınların duygusal, toplumsal etkiler üzerine yoğunlaşan görüşlerini bir arada tartışalım istiyorum. Hadi bakalım, kim nasıl bakıyor bu meseleye?
---
1. Kavramın Temel Anlamı: “Şeriatı Seniyye” Nedir?
“Şeriatı seniyye”, kelime anlamı olarak “yüce, asil şeriat” anlamına gelir. Osmanlı dönemi metinlerinde ve özellikle Said Nursî gibi âlimlerin eserlerinde sıkça geçer. Buradaki “seniyye” kelimesi, “yücelik” ve “nurluluk” anlamları taşır.
Dolayısıyla “şeriatı seniyye”, kuru bir hukuk sistemi değil; ilahi hikmet, ahlak ve adaletin bütünlüğü olarak algılanır. Yani hem bireysel hem de toplumsal yaşamın ilahi rehberi.
Ancak mesele burada bitmiyor. Günümüzde bu kavram üzerine çok farklı okumalar yapılıyor. Kimi “şeriatı seniyye”yi tüm hukuk düzenine model olacak ilahi sistem olarak görüyor, kimi ise daha manevi ve ahlaki boyutuna vurgu yapıyor.
---
2. Erkeklerin Yaklaşımı: Objektif, Sistematik ve Veri Odaklı Bir Okuma
Forumlarda ve sohbetlerde gözlemlediğim kadarıyla, erkek kullanıcılar “şeriatı seniyye” konusuna genelde analitik bir pencereden bakıyorlar. Onlara göre bu kavram, “ilahi adaletin sistemleşmiş hali.”
Bazı örnek görüşler şöyle:
- “Şeriatı seniyye, toplumsal düzenin ilahi algoritmasıdır. Ahlakî değerleri pratiğe döken hukuki bir sistemdir.”
- “Kur’an’ın hukuk, ekonomi, aile düzeni ve yönetim konularında sunduğu prensiplerin bütünüdür.”
Bu yaklaşımda dikkat çeken nokta, nesnellik arayışı. Erkekler genellikle “şeriatın uygulanabilirliği” üzerine konuşmayı seviyorlar:
“Nasıl bir ekonomik sistem kurulmalı?”, “Faizsiz bankacılık gerçekten çalışır mı?”, “İslami hukuk çağdaş hukukla nasıl entegre olabilir?” gibi sorular bu bakışın örnekleri.
Bu yönüyle erkeklerin yaklaşımı, veriye dayalı, sonuç odaklı ve yapısal. Onlar için “şeriatı seniyye”, bir idealden ziyade “uygulanabilir bir model.”
---
3. Kadınların Yaklaşımı: Duygusal Derinlik, Toplumsal Hassasiyet ve Maneviyat Vurgusu
Kadın forumdaşların yorumları ise daha duygusal ve toplumsal etkiler üzerine yoğunlaşıyor. Onlar için “şeriatı seniyye”, sadece bir hukuk değil; bir merhamet, adalet ve denge sistemi.
Kadınların sıkça vurguladığı bazı noktalar:
- “Şeriatı seniyye, kadına yük değil, onu koruyan bir şemsiye.”
- “Adalet duygusunun cinsiyet üstü bir ilahi ilkede buluşması.”
- “Toplumun vicdanı, merhametle birleştiğinde şeriat hayat bulur.”
Kadınların bakış açısında insan hikâyeleri daha önde. Bir yasadan çok, bir yaşama biçimi gibi anlatıyorlar.
Örneğin, bir forumda bir kadın şöyle yazmıştı:
> “Şeriatı seniyye bana göre sadece cezalar değil, aynı zamanda ‘rahmetin düzeni’. İnsan fıtratını tanıyan bir sistem.”
Bu yaklaşım, duygusal olsa da sosyolojik bir derinlik taşıyor. Kadınlar genellikle “bu sistem toplumu nasıl dönüştürür?” sorusuna odaklanıyor.
---
4. Zihniyet Farkı: Aynı Kavrama Farklı Yollarla Ulaşmak
Aslında hem erkeklerin hem kadınların bakış açıları, aynı hedefin farklı yolları gibi. Erkekler sistem kurmak isterken, kadınlar o sistemin insanı unutmamasını istiyor.
Bu durum bana şunu düşündürüyor:
> “Acaba şeriatı seniyye, hem sistem hem duygu, hem akıl hem kalp bütünlüğüyle mi anlaşılmalı?”
Bu noktada tartışma şuraya geliyor:
- Şeriat sadece kurallar bütünü müdür, yoksa bir ruhun yansıması mı?
- İlahi düzenin asıl hedefi “itaat” midir, “insani olgunluk” mu?
Bu sorular aslında herkesin kendi iman, bilgi ve tecrübesine göre yanıtlayacağı türden.
---
5. Modern Dönemde Şeriatı Seniyye’yi Anlamak
Bugün “şeriatı seniyye” kavramı, modern dünyada farklı bir imtihandan geçiyor.
Bir yanda “hukuk reformu” diyenler, diğer yanda “ruhî inkılap” diyenler var.
Bazı akademisyenler kavramı ahlakî normlar bütünü olarak yorumluyor, bazı İslam düşünürleri ise “sadece ibadet ve hukuk değil, ekolojik, ekonomik ve kültürel düzen” olarak açıklıyor.
Yani, “şeriatı seniyye”nin bugünkü anlamı, teknolojik ve toplumsal dönüşümlerle birlikte yeniden düşünülüyor.
Bu bağlamda erkekler genelde “nasıl uygulanabilir?” diye sorarken, kadınlar “nasıl yaşanabilir?” diye sorguluyor.
---
6. Tartışmaya Açık Sorular
Konu çok yönlü olduğu için birkaç soru bırakmak istiyorum; belki burada hep beraber düşünürüz:
- Sizce “şeriatı seniyye”, günümüz dünyasında sadece dinî bir sistem midir, yoksa bir değerler düzeni mi?
- Erkeklerin sistematik, kadınların duygusal yaklaşımı birbirini tamamlar mı, yoksa çatışır mı?
- Modern toplumlarda bu kavram nasıl yeniden canlandırılabilir?
- Manevi derinliği koruyarak çağdaş hukukla nasıl uyumlu hale getirilebilir?
---
Sonuç: Akıl ve Kalp Arasında Bir Denge Arayışı
Sonuçta “şeriatı seniyye”, bir yasa değil, bir ideal.
Hem kalbi hem zihni tatmin eden bir düzen anlayışı.
Erkeklerin rasyonel çerçevesiyle kadınların duygusal sezgisi birleştiğinde, belki o zaman bu kavramın gerçek anlamı ortaya çıkacak:
Ne sadece bir kanun, ne de yalnızca bir his — ilahi hikmetin hayatla buluşmuş hali.
Hadi forumdaşlar, siz nasıl görüyorsunuz?
“Şeriatı seniyye” size göre bir sistem mi, bir ruh mu, yoksa her ikisinin harmanı mı?